boyun — I,127, 213, 370, 518; I I, 3,74, 76, 164,180, 218,219, 233, 235, 236; II I,194, 230, 248 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
boyun — is. 1. Başın bədənlə birləşən hissəsi. Yoğun boyun. Əyri boyun. Uzun boyun. Boynundan yapışmaq. 2. Paltarın, boğazı dövrələyən hissəsi. Paltonun boynu. Dik boyun. Köynəyin boynu dardır. 3. Arabaya və kotana qoşulan cüt heyvan (öküz, ya kəl).… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
boyun — is., ynu, anat. 1) Gövdenin başla omuz arasında kalan bölgesi Ellerini bu defa, boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi. A. İlhan 2) Testi, şişe, güğüm gibi kaplarda dar olan üst kısım 3) Sorumluluk 4) coğ. Dağ sırtlarında geçmeye elverişli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boyun bağı — is. 1) Gömlek yakasının altından geçirilip süs olarak bağlanan uzun, enlice kumaş parçası Arkadaşım boyun bağı ve yakasını çözdü, göğsünü açtı. P. Safa 2) Kravat … Çağatay Osmanlı Sözlük
boyun eğmek — isteyerek veya istemeyerek uymak, katlanmak Para bulabilmek için ya bir tarafa boyun eğmeli ya öbür tarafla birleşmeli idik. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
boyun kesmek — selam vermek için başını eğmek Eli göğsünde, boyun keserek dervişçe bir selamla alçak bir sedirin ucuna ilişti. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
boyun kırmak — saygı duyulan bir kimse karşısında, ayaktayken başı öne bükmek Hürrem Hakkı, Ferhunde nin önünde boyun kırdı. M. Yesari … Çağatay Osmanlı Sözlük
böyün — bugün … Beypazari ağzindan sözcükler
boyun borcu — is. Yapılması gereken ödev, vecibe Yapılan yararlı çalışmaların hakkını vermek boynumuzun borcu... T. Halman … Çağatay Osmanlı Sözlük
boyun bükmek — boynunu bükmek … Çağatay Osmanlı Sözlük